Cengiz Bektaş'ın "Kentli Olmak Ya Da Olmamak" adlı eseri, kentleşme olgusunu çok katmanlı bir yaklaşımla ele alan, derinlikli bir incelemedir. Kitap, sadece bir şehir planlama veya mimarlık kitabı olmanın ötesine geçerek, kent kavramını sosyolojik, kültürel, felsefi ve hatta psikolojik boyutlarıyla ele alır. Yazar, kentli olmanın anlamını, kent yaşamının getirdiği zorlukları, fırsatları ve çelişkileri sorgular. Kitap boyunca, modern kentlerin insan üzerindeki etkileri, kimlik oluşumu, toplumsal ilişkiler, kültürel etkileşimler ve çevre sorunları gibi çeşitli temalar işlenir. Bektaş, kentli olmanın hem bireysel hem de toplumsal düzeydeki yansımalarını analiz ederken, okuyucuyu kentle kurduğu ilişkiyi yeniden değerlendirmeye davet eder.

Kitapta, kent yaşamının getirdiği yalnızlık, yabancılaşma, tüketim kültürü, güvenlik kaygısı gibi olumsuzluklar kadar, kentlerin sunduğu eğitim, kültür, sanat, iş olanakları ve sosyal etkileşim imkanları gibi olumlu yönleri de dengeli bir şekilde ele alınır. Bektaş, kentli olmanın bir tercih meselesi olup olmadığını, kent yaşamına uyum sağlamanın yollarını ve kentlerin geleceğine dair umutları ve endişeleri de tartışmaya açar. Kitap, aynı zamanda, kentlerin tarihi gelişimini, farklı kültürlerdeki kentleşme deneyimlerini ve kent planlaması üzerine farklı yaklaşımları da inceler. Bu sayede, okuyucuya kent olgusuna dair geniş bir perspektif sunulur.

Kitabın hedef okur kitlesi, kent üzerine düşünen, kent yaşamını sorgulayan, mimarlık, şehir planlama, sosyoloji, felsefe, edebiyat ve sanat alanlarına ilgi duyan geniş bir yelpazedeki okuyucudur. Özellikle, kentlerin geleceği üzerine kafa yoran, kent sorunlarına duyarlı ve kent yaşamına aktif olarak dahil olan bireyler için önemli bir kaynak niteliğindedir. Kitap, aynı zamanda, üniversitelerin ilgili bölümlerinde okuyan öğrenciler, akademisyenler ve kent üzerine çalışan araştırmacılar için de faydalı bir başvuru kaynağıdır. "Kentli Olmak Ya Da Olmamak", sadece bir okuma deneyimi sunmakla kalmayıp, okuyucuyu kent üzerine düşünmeye, sorgulamaya ve kendi kent deneyimlerini değerlendirmeye teşvik eden bir eserdir. Kitap, kent yaşamına dair farklı bakış açıları sunarak, okuyucunun kentle kurduğu ilişkiyi daha bilinçli ve anlamlı hale getirmesine yardımcı olur. Kitapta işlenen temalar arasında, kentlerin kimlik krizi, kültürel erozyon, çevre sorunları, toplumsal eşitsizlikler ve kent yönetimindeki sorunlar gibi güncel konular da yer alır. Ayrıca, kitapta, kentli olmanın etik ve ahlaki boyutları da sorgulanır. Bektaş, kentli olmanın sadece fiziki bir mekanda yaşamakla sınırlı olmadığını, aynı zamanda bir yaşam tarzı, bir bilinç ve bir sorumluluk olduğunu vurgular. Kitap, kentlerin geleceğine dair umutlu bir mesaj verirken, aynı zamanda kentlilerin sorumluluklarına dikkat çeker. "Kentli Olmak Ya Da Olmamak", kent üzerine yazılmış önemli bir eser olarak, kent üzerine düşünmek ve kent yaşamını anlamak isteyen herkes için değerli bir kaynaktır.

Cengiz Bektaş, Türkiye'nin önde gelen mimarlarından ve yazarlarından biridir. 1934 yılında Denizli'de doğan Bektaş, mimarlık eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi'nde tamamlamıştır. Mimarlık kariyerinin yanı sıra, edebiyat ve düşünce alanında da önemli eserler vermiştir. Bektaş'ın yazım üslubu, yalın, anlaşılır ve aynı zamanda derinliklidir. Mimari ve kent üzerine yaptığı çalışmalar, onun gözlem gücünü ve analitik zekasını yansıtır. Eserlerinde, mimarlık, kentleşme, çevre, insan hakları, kültür ve sanat gibi farklı temaları ele alır. Bektaş, özellikle kentlerin insan yaşamı üzerindeki etkileri, kentleşmenin sosyal ve kültürel sonuçları üzerine yoğunlaşmıştır.

Bektaş'ın önemli eserleri arasında "Kent ve İnsan", "Mimarlık ve İnsan", "Yapı ve İnsan", "Kentli Olmak Ya Da Olmamak" gibi kitaplar yer alır. Bu eserler, mimarlık, kentleşme ve insan ilişkisi üzerine derinlemesine analizler sunar. Bektaş, yazdığı kitaplarla ve yaptığı çalışmalarla, Türkiye'de mimarlık ve kentleşme bilincinin gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır. Ayrıca, mimarlık alanındaki çalışmalarıyla çeşitli ödüller kazanmıştır. Bektaş, sadece bir mimar değil, aynı zamanda bir düşünür ve yazardır. Eserleri, mimarlık ve kentleşme alanında çalışanlar için olduğu kadar, kent üzerine düşünen, sorgulayan ve kent yaşamını anlamaya çalışan herkes için önemli bir kaynaktır. Bektaş, eserlerinde, kentlerin sadece binalardan ve yollardan ibaret olmadığını, aynı zamanda insanların yaşam tarzlarını, kültürlerini ve kimliklerini şekillendiren önemli mekanlar olduğunu vurgular. Bektaş'ın eserleri, yaşadığı dönemdeki toplumsal ve kültürel değişimleri de yansıtır. Onun yazıları, kentlerin geleceğine dair umut verirken, aynı zamanda kentlilerin sorumluluklarına dikkat çeker. Bektaş, eserlerinde, kentlerin daha yaşanabilir, daha adil ve daha sürdürülebilir olması gerektiği düşüncesini savunur. Onun çalışmaları, kentlerin geleceği için bir rehber niteliğindedir.