Gülten Dayıoğlu'nun 'Dört Kardeştiler' adlı eseri, Türk edebiyatında çocuk ve gençlik edebiyatı alanında önemli bir yere sahiptir. Roman, dört kardeşin hayat hikayesi üzerinden aile bağları, sevgi, fedakarlık, zorluklarla mücadele ve hayata tutunma gibi evrensel temaları ele alır. Hikaye, kardeşlerin yaşadığı sıkıntılar, birbirlerine olan destekleri ve zorlu koşullar altında bile umutlarını kaybetmeyişleri ile okuyucuyu derinden etkiler. Romanın ana teması, ailenin bir bütün olarak zorlukların üstesinden gelebileceği ve sevginin en büyük güç kaynağı olduğudur. Kardeşler arasındaki dayanışma, karakterlerin gelişiminde kilit rol oynar. Her bir kardeşin kendine özgü karakteri ve hayata karşı duruşu, okuyucunun farklı yaş gruplarından empati kurmasını sağlar. Hedef okur kitlesi genellikle ortaokul ve lise çağındaki gençlerdir, ancak romanın işlediği temalar yetişkin okuyucular için de anlamlı ve düşündürücüdür. Dayıoğlu, sade ancak etkileyici diliyle, genç okuyucuların anlayabileceği bir üslupla karmaşık duyguları ve toplumsal sorunları başarıyla aktarır. 'Dört Kardeştiler' benzeri eserler arasında, aile ilişkilerini, gençlerin büyüme sancılarını ve toplumsal değişimlerin bireyler üzerindeki etkilerini işleyen romanlar gösterilebilir. Bu tür eserler, okuyuculara ahlaki değerler kazandırmanın yanı sıra, edebiyatın iyileştirici ve motive edici gücünü de sunar. Roman, aynı zamanda dönemin Türkiye'sinin sosyal ve ekonomik koşullarına dair ipuçları da barındırarak okuyucuya bir dönem panoraması sunar. Kardeşlerin hayatta kalma mücadelesi ve birbirlerine olan sarsılmaz bağlılıkları, okuyucuya umut aşılar ve hayatın her koşulunda sevginin ve dayanışmanın önemini vurgular. Kitap, karakterlerin iç dünyalarını derinlemesine inceleyerek, genç okuyucuların kendi yaşamlarında karşılaştıkları sorunlarla başa çıkma konusunda ilham verici bir rol oynar. Dayıoğlu'nun bu eseri, çocuk edebiyatına getirdiği yenilikçi yaklaşımların ve toplumsal duyarlılığın bir göstergesidir.

Gülten Dayıoğlu, Türk edebiyatının önemli çocuk ve gençlik yazarlarından biridir. 1942 yılında Kırşehir'de doğan Dayıoğlu, edebiyat dünyasına adım attığı ilk yıllardan itibaren çocukların dünyasına odaklanmış, onların duygu ve düşünce dünyalarını zenginleştirecek eserler kaleme almıştır. Dayıoğlu'nun üslubu, genellikle sade, akıcı ve anlaşılır bir dille yazılmış olmasıyla bilinir. Çocukların anlayabileceği bir dil kullanırken, aynı zamanda derinlikli temaları ve evrensel değerleri de ustaca işler. Hikayelerinde sevgi, dostluk, aile bağları, doğa sevgisi, adalet, barış gibi konulara sıklıkla yer verir. Dayıoğlu'nun eserleri, sadece Türkiye'de değil, yurt dışında da birçok dile çevrilmiştir. Bu durum, onun evrensel temaları başarıyla yakaladığının ve farklı kültürlerdeki okuyucularla bağ kurabildiğinin bir göstergesidir. Önemli eserleri arasında 'Fadiş', 'Okyanus Kokusu', 'Yurdumu Özledim', 'Sıcak Bir Yuva', 'Aztek Sırları', 'Kıbrıs'ta Bir Gemi' gibi romanlar bulunur. Bu eserler, çocukların hayal gücünü beslerken aynı zamanda onlara ahlaki ve insani değerler kazandırmayı hedefler. Dayıoğlu, yazarlık kariyeri boyunca birçok ödül ve takdirle onurlandırılmıştır. Bu ödüller, onun Türk çocuk edebiyatına yaptığı katkıların ne kadar değerli olduğunu ortaya koymaktadır. Yazdığı eserler, pedagojik açıdan da değerlidir ve okullarda ders kitaplarında veya tavsiye edilen okuma listelerinde yer alır. Dayıoğlu, genç okuyucuların gelişimine katkıda bulunmayı ve onlara iyi birer insan olma yolunda rehberlik etmeyi amaçlamıştır. Eserlerinde, çocukların karşılaştığı zorluklara, hayallerine ve umutlarına yer vererek onların sesi olmayı başarmıştır. Dayıoğlu'nun yazım tarzı, çocukların dünyasına duyduğu derin sevgi ve saygının bir yansımasıdır. Onun kitapları, nesiller boyu okuyucular tarafından sevilmiş ve okunmuştur. Bu da onun edebiyattaki kalıcılığını ve etkisini kanıtlar niteliktedir. Dayıoğlu, çocuk edebiyatının gelişimine önemli katkılar sağlamış, bu alanda öncü bir isim olarak kabul edilmektedir.