Jonathan Haidt'in 'The Anxious Generation' adlı eseri, modern gençliğin karşı karşıya olduğu artan anksiyete ve depresyon oranlarını derinlemesine incelerken, bu durumun temel nedenlerini ve çözüm önerilerini ele alıyor. Kitap, özellikle akıllı telefonların ve sosyal medyanın çocukların ve ergenlerin zihinsel sağlığı üzerindeki yıkıcı etkisine odaklanıyor. Haidt, son otuz yılda çocukların oyun oynamak, sosyalleşmek ve kendi başlarına keşfetmek için harcadıkları serbest zamanın dramatik bir şekilde azaldığını, bunun yerine ekran başında geçirilen sürenin arttığını istatistiklerle destekleyerek ortaya koyuyor. Bu değişimin, çocukların 'oyun temelli öğrenme' (play-based learning) ve 'serbest keşif' (free exploration) gibi gelişimleri için kritik olan deneyimlerden mahrum kaldığını savunuyor. Kitap, bu durumun çocuklarda derin bir güvensizlik, sosyal beceri eksikliği ve anksiyete yaratmasının kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Haidt, bu sorunların sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir kriz olduğunu belirterek, anne babalara, eğitimcilere ve politika yapıcılara yönelik somut öneriler sunuyor. Çocukların ekran süresini sınırlamak, daha fazla fiziksel oyun ve yüz yüze etkileşim teşvik etmek, okullarda telefon kullanımını kısıtlamak gibi pratik adımların yanı sıra, daha geniş çaplı toplumsal değişimlerin gerekliliğini de vurguluyor. Kitabın hedef kitlesi, öncelikle çocuklarının zihinsel sağlığı konusunda endişeli olan ebeveynler ve bakıcılar olsa da, eğitimciler, psikologlar, sosyologlar ve politika yapıcılar için de önemli bir kaynak niteliği taşıyor. 'The Anxious Generation', benzer temaları işleyen Jean Twenge'in 'iGen' ve Sherry Turkle'ın 'Alone Together' gibi eserlerle paralellikler taşıyor, ancak Haidt'in kendine özgü sosyal psikoloji ve ahlaki psikoloji perspektifiyle bu tartışmaya yeni bir boyut katıyor. Kitap, gençliğin anksiyete kriziyle mücadelede hem bireysel sorumlulukları hem de kolektif eylemlerin önemini vurgulayarak, daha sağlıklı bir gelecek inşa etme çağrısında bulunuyor.

Jonathan Haidt, sosyal psikoloji ve ahlaki psikoloji alanlarında tanınmış Amerikalı bir sosyal psikolog ve yazardır. 1963 doğumlu olan Haidt, modern ahlak anlayışının kökenlerini ve evrimini inceleyen çalışmalarıyla bilinir. Üslubu, genellikle karmaşık sosyal ve psikolojik olguları anlaşılır bir dille açıklama, bilimsel araştırmaları güncel toplumsal sorunlarla ilişkilendirme ve okuyucuyu düşündürme üzerine kuruludur. Haidt, Yale Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olarak görev yapmış ve şu anda New York Üniversitesi Stern İşletme Okulu'nda İnsanlılık ve Yönetim Profesörü olarak akademik çalışmalarına devam etmektedir. Kariyeri boyunca, insanların ahlaki yargılarını nasıl oluşturduklarını, bu yargıların duygularla ve sezgilerle nasıl şekillendiğini ve farklı kültürlerde ahlaki değerlerin nasıl çeşitlilik gösterdiğini araştırmıştır. Özellikle 'Ahlaki Temeller Teorisi' (Moral Foundations Theory) ile tanınır. Bu teori, insanların ahlaki düşüncelerini beş temel psikolojik temele dayandırır: özen/zarar verme, adalet/aldatma, sadakat/ihanet, otorite/yıkıcılık ve kutsallık/aşağılama. Bu temellerin farklı kültürlerde ve siyasi gruplarda farklı ağırlıklara sahip olduğunu savunur. Haidt'in en önemli eserleri arasında 'The Happiness Hypothesis: Finding Modern Truth in Ancient Wisdom' (Mutluluk Hipotezi: Kadim Bilgelikte Modern Gerçekler), 'The Righteous Mind: Why Good People Are Divided by Politics and Religion' (Dürüst Zihin: Neden İyi İnsanlar Politika ve Din Tarafından Bölünür) ve son olarak 'The Anxious Generation: How the Great Rewiring of Childhood is Causing an Epidemic of Mental Illness' (Kaygılı Nesil: Çocukluğun Büyük Yeniden Kablolaması Nasıl Bir Zihinsel Hastalık Salgınına Neden Oluyor) bulunmaktadır. 'The Righteous Mind' adlı eseriyle özellikle geniş kitlelerce tanınan Haidt, bu kitapta siyasi kutuplaşmanın kökenlerini ve toplumsal uyumun nasıl sağlanabileceğini araştırmıştır. Akademik çalışmaları ve kitapları aracılığıyla Haidt, modern toplumların karşılaştığı zorluklara dair derinlemesine analizler sunmuş ve bu analizleri genellikle Batı liberal düşüncesinin sınırlarını sorgulayarak yapmıştır. Döneminin önemli düşünürleri arasında yer alan Haidt, eserleriyle hem akademik dünyada hem de genel kamuoyunda önemli yankı uyandırmış ve birçok ödül kazanmıştır. Araştırmaları, insan doğası, ahlak, politik psikoloji ve mutluluk gibi konularda anlayışımızı zenginleştirmiştir.